31 Ağustos 2009 Pazartesi

ÜRETENLE TÜKETENLERİN FARKI/BEKİR AKKAYA

Her insan her şeyi yapmakla mükellef değildir. Zaten her şey de herkes için değildir. Önemli olan insanın gücü yettiği şeyi yapmasıdır. Bu noktada yapılanın küçük veya büyük diye tarifi söz konusu olamaz. Önemli olan gücü yettiği kadar yapma becerisidir. Elinde çok imkanlar ve güçler olduğu halde hiç bir şey yapmayanlardır asıl irdelenmesi gerekenler. İşin en gülünç noktası ise bu noktada bulunanlar sorumluluklarını eleştiri yaparak ve yüksek ses çıkartarak gizlemeye çalışırlar. Üstelik hiç bir şey yapmadıkları halde bir şey yapma çabası içersinde olanları küçümseme gibi basit hesaplar içersinde olanlar için o kadar söz söylenmiş ki, biz burada hiç birini ifade etmeyeceğiz.




Bana göre sözünden nefret etsem de yine de bu cümleyi burada söz konusu etmiş olayım. Ben diyorum ki, ibadetlerin asıl gayesi nefse hakim olarak kin, garez, hasetten insanları alı koymak içindir. Haset ve çekememe her kötülüğün başı gibime geliyor. Neticede yok olma pahasına eleştiri ve alı koymaların temelinde haset mevcuttur. Oysa ki gücü yettiği halde hiç bir şey yapmayanların ya da yan gelip keyif çatanların hiç bir şey deme hakları olamaz. Bu olsa olsa çekememenin bir göstergesidir.



Peki bu tür olumsuz yaklaşımlar oluyor diye bir şey yapmamak olur mu? Olmaz... Olmadığı içindir bizim bu yazdıklarımız ve çizdiklerimiz. Niyetlerimizin hak katında kabul olacağına inanıyoruz. Yani daha doğrusu boşuna kürek çekmiyoruz...Kim ne fayda sağlıyorsa bu noktadadır.



Bir konuya dikkat çekmekte fayda var. Çok kez insanların bulundukları yerlerde çalışmaları ile hizmet yaptığına inanılır. Ben öyle düşünmüyorum. Bir kimse kendi geçimi için bir yerde çalışıyorsa bu tür çalışmalar hangi yerde olursa olsun kendisi içindir. Şöyle de diye biliriz. Bir insan çalıştığı yerde ayrıldığı an ya da işi bıraktığı an, oralara birileri talipse bu kendisi için çalışılan bir iştir. Ve kimse de bu yaptıklarından dolayı ben şöyle insanlar için şu kadar emek verdim ya da veriyorum diyemez. Olması gereken "bu işin dışında fahri olarak yapmakla zorunlu olmadığı işlerdir." Zorunlu olarak yapılan işler bizim açımızdan her ne kadar anlamı olsa da bir önemi yoktur. Zaten o zorunlu iş yapılmasa ya kişi orada olamaz, orada onun için vardır. Ya da yapmakla mükellef olduğu şeyi yapmamaktan ceza almakla karşı karşıyadır. Hele de işten atılma riski ve işin doğrusu aç kalma durumu söz konusudur. Biz yana yakıla işlerini sağlama alarak yan gelip çalım satanları hiç hesaba katmıyoruz...



İşim nedeniyle 1987 yılından bu yana Kumru'da çalışıyorum. Bugüne kadar çalışmalarımı kimse Kumru'ya hizmet olarak algılamasın. Yani zorunlu işimi yapıyorum. Ve geçimimi bu yolla temin ediyorum. Ama şu yazı çizi işini bu yapmakla mükellef olduğum işimin ışındaki yaptığım işlerdir. İşte ben bu yolla Kumru'ya hizmet ettiğime inanıyorum. Eğer sizlerinde asıl zorunlu olduğunuz işler dışında bir şeyler yapıyorsanız gerçekten bulunduğunuz yerlere hizmet ediyorsunuz demektir. Yoksa benim açımdan kendinizden başka hiçte bir hizmetiniz yok anlamı taşımaktadır.



Kumru 1960 yılında ilçe olmuş. O günlerde bugünlere çok şeyler yapılmış. Benim tanımladığım türden insanlar olmasa bu durumun oluşması mümkün değildi. Bugün de işinin dışında Kumru için çapa sarf edenler çok fazla. Her alanda bunları görmek mümkündür. Maddi ve manevi olarak Kumru'yu Kumru yapan bir çok bilinen ve bilinmeyen değerli insan söz konusu. Bulundukları şartları zorlayarak Kumru'ya ve Kumru insanına en ufak bir hizmet yapanları candan tebrik ediyor, ahirete intikal edenlere Allah rahmet etsin derken yaşayanlara da Allah uzun ömür versin diyoruz.



Yaptığım araştırmalardan şunu söyleye bilirim. Kumru'da yetişmiş çok değerli insanlar mevcut. Yurdun dört yanında hizmet ediyorlar. Ufak tefek Kumru dışında bazı Kumrulular kendilerini Kumrulu olarak tanımlamasalar da bunlar çok azınlıkta. Yine Kumrulu bir çok iş adamımız mevcut. Kumru içinde ve dışında sayısız başarılara imza atıyorlar. Bunları takdir etmemek mümkün değil. Ancak benim şahit olduğum bir durum var ki, Kumru'da Erçallar bugün bir öncü. Hayırda ve başarıda bir öncü. Kültürde ve sanatta bir öncü. Kumru'da hangi tür çalışma ve hayırlı bir iş olursa Erçallar mutlaka orada. Başarılı bir aile şirketi olarak mutlaka incelenmesi gereken ve araştırılması gereken bir şirket. Bu tür başarılar nerede olursa olsun incelenip araştırılması gerekir. Başarının temelinde ne var. İşin sırrı bize kapalı. Ama ben şahsen bu şirketin başarısını merak ediyor, işin doğrusu yazmakta istiyorum. Bilmiyorum mümkün olur mu?


http://ismet.blogcu.com/uretenle-tuketenlerin-farki_25357.html

Hiç yorum yok: